Abstract:
Kriz; toplumsal belirsizliğin giderilmesi için gerekli kararların alındığı sosyal,
politik ve ekonomik hayatta kendini tekrarlayan bir yıkım ve onarım sürecidir. Günümüz
dünya ekonomisinde 1970’li yılların sonunda gelişmiş ülkelerde başlayan, 1980’li yıllarla
birlikte gelişmekte olan ülkeleri de kapsayacak bir biçimde yaygınlaşan küreselleşme
olgusu, krizin kararların verildiği an olarak tanımlanır hale gelmesine yol açmıştır.
Türkiye’de Şubat 2001 krizinde yaşananlar krizin bu tanımını doğrulamaktadır.
Krizin bankacılık sektörü başta olmak üzere tüm sektörleri etkisi altına alması sonucu 14
Nisan 2001’de acil önlem planı olarak hazırlanan “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı”
uygulamaya geçirilmiştir. Bu programla yıkıma uğrayan bankacılık sektörünün yeniden
yapılandırılması, sektördeki problemlerin ortadan kaldırılması, bankaların sermaye
yapılarının güçlendirilmesi ve bankacılık sektörüne olan güvenin tekrar sağlanması
amaçlanmıştır.
2008 yılının son dönemlerinde ABD ve diğer batı ekonomilerinde ortaya çıkan
finansal krizden, diğer gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye’de ciddi şekilde etkilenmiştir.
Küresel krizin, Türkiye ekonomisindeki olumsuz etkileri bankacılık sektörüne de
yansımıştır. Türk bankacılık sektörünün karlılık performansı azalırken, toplam krediler
içinde, sorunlu kredilerin payında da artışlar olmuştur. Bu olumsuz gelişmeler dışında
bankacılık sektörünün sermaye yapısı 2001 krizinden sonra yeniden yapılandırma
programının etkisi ile düzenli uygulanan reformlar sayesinde güçlü yapısını korumuş ve
bankacılık sektörü büyümesini sürdürmüştür. Bundan dolayıdır ki diğer ülkelere oranla
Türkiye krize çok daha hazırlıklı ve güçlü girmiştir. Türkiye, küresel krizden çok fazla
yara almadan çıkabilmiştir.
Buradan hareketle bu çalışmada, 2008 küresel krizinin Türk bankacılık sektörü
üzerindeki etkileri, 2001 krizi sonrası yapılan düzenlemeler de göz önünde tutularak
incelenmiş, 2001 krizi sonrası yeniden yapılandırma programının bankacılık sistemini
krizlere karşı dayanıklı hale getirdiği ve kırılganlıktan uzaklaştırdığı ortaya konulmuştur.
Model, 1999-2008 yılları arasında 24 bankaya ait bazı göstergelerden oluşup, panel veri
analizi metodu yardımıyla ortaya konulmuştur.