The Waves of Turkey’s Proactive Foreign Policy Hitting South-Asian Coasts: Turkey-Bangladesh Relations
Citation
Baba, G. (2017). The Waves of Turkey’s Proactive Foreign Policy Hitting South-Asian Coasts: Turkey-Bangladesh Relations. Yönetim Bilimleri Dergisi, 15, 573-584.Abstract
An undisputed development in International Relations occurred in diplomacy. With the 21st century state-to-state diplomacy was diluted with the inclusion of several actors. In addition to state agencies and business circles, human and societal elements also became active actors of diplomacy. Therefore diplomatic actions in order to be successful need to cover many segments of social life in addition to politico-economic aspects. Turkish foreign policy, more clearly with Justice and Development Party (AKP) underwent through several changes. The most obvious one was its spurred proactivity. In contrast with the preliminary concerns, these changes, which were named by several analysts as neo-Ottomanism, did not tear off Turkey’s relations with its historical and strategic allies, i.e. the US and the EU. Yet, they gave Turkish foreign policy an expanded focus and an extended outreach. This proactivity did not only operate via economy or diplomacy but also merged with the cultural heritage of Ottoman Empire and its commonalities shared by several countries in Turkey’s very and far away neighborhoods. Although AKP’s proactivity was more heavily felt in the Middle East, its waves hit Asia-Pacific as well. This article aims to elaborate how much of a contribution these cultural commonalities could/could have provided to AKP elites’ diplomatic aims. Bangladesh in this sense is an important example since it was not a well-elaborated example in the literature and also depicts how quickly these commonalities could heal impaired bilateral relations with Turkey. Uluslararası İlişkilerde tartışmasız gelişmelerden biri diplomasi alanında gerçekleşmiştir. 21. yüzyıl ile beraber devletler arası diplomasi, bünyesine giren pek çok unsur ile beraber daha karışık bir hal almıştır. Devlet birimleri ve ekonomik aktörlere ek olarak insani ve toplumsal yapılar da diplomasinin aktif aktörleri haline gelmişlerdir. Bu sebeple diplomatik hedef ve davranışlar başarılı olabilmeleri için siyasal ve ekonomik sahalarla beraber sosyal ve cemiyet hayatının da pek çok safhasına hitap etmek durumundadırlar. Türk dış politikası da bu çerçevede özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinin etkisinde ciddi bir değişim geçirmiştir. Bunlar içinde en belirgini ise giderek hızlanan proaktivitesidir. Bazı analizcilerin Yeni Osmanlıcılık olarak adlandırmış olduğu bu değişimler başlangıçtaki endişeleri haksız çıkaracak şekilde Türkiye’nin ABD ve AB gibi tarihi ve stratejik ortaklarıyla ilişkilerini koparmamıştır. Bunun aksine söz konusu değişiklikler Türk dış politikasına daha geniş bir odak ve daha öte bir eşik sunmuştur. Bu hareketlilik sadece ekonomi ve diplomasi ile işlememiş ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun kültür mirasını da bünyesine katmıştır. Bu mirasa yakın olan devletleri de öncelik olarak ele almıştır. Bu makale ilgili kültürel yakınlık unsurları ve değerlerinin proaktif bir dış politikaya ne derece katkıda bulunacağını işlemektedir. Bu çerçevede Bangladeş örnek olay incelemesi hem literatürde çok az bir değerlendirmeye sahip olduğundan faydalı hem de sosyo-kültürel yakınlık ve ortaklıkların bozulan ilişkileri toparlamada ne derece başarılı olduğunu göstermede açık ve güncel bir örnek teşkil etmektedir.
Collections
The following license files are associated with this item: