Çanakkale’deki Osmanlı Dönemi savunma yapıları
Künye
Acıoğlu, Y. (2013). Çanakkale’deki Osmanlı Dönemi savunma yapıları. Yayımlanmamış doktora tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale.Özet
Çanakkale Boğazı ve yakın çevresi, stratejik konumundan dolayı yüzyıllar boyunca korunması gereken önemli bir bölge olmuştur. Bu nedenle tarihi süreç içerisinde bölgeye birçok savunma yapısı inşa edilmiştir. Bu durum Osmanlı döneminde devam etmiş, yeni savunma yapıları inşa edilirken eski yapılarda onarılarak kullanılmıştır. Bu yapılar dönemin ihtiyaçlarına ve askeri teknolojinin gelişimine uygun olarak biçimlenmiştir. Çalışma kapsamında on iki kale ve otuz iki tabya incelenmiştir. İncelenen bu yapılar XIV. yy.dan XIX. yy.la kadar Çanakkale ölçeğinde Osmanlı savunma mimarisinin gelişimini göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır. Çanakkale?de Osmanlı döneminde inşa edilen kale ve tabyalar özellikle boğaz geçişinin kontrol altına alınabilmesi için karşılıklı olarak inşa edilmiştir. Kaleler esas itibariyle dış sur özelliklerine göre düzgün bir plana sahip olanlar, topografyaya göre şekillenmiş düzgün olmayan bir plana sahip olanlar ve münferit tip olmak üzere üç farklı plan şemasında karşımıza çıkmaktadır. Kalelerde XV. yy.dan itibaren değişen silah teknolojisiyle birlikte duvar kalınlıkları ve yüksekliklerinin azaldığı görülmektedir. Kalelerdeki mescit, hamam ve çeşme gibi bazı birimler ise varlıklarını sürdürmeye devam etmiştir. Kaleler XIX. yy.lın ikinci yarısından itibaren gelişen silah teknolojisi karşısında yetersiz kalınca toprak altına gizlenen tabyalar yapılmaya başlanmıştır. XX. yy.lın başlarına kadar inşa edilen bu tarz tabyalar sonrasında yerini metal aksamlı beton bonetlere bırakmıştır. Çanakkale?deki tabyalar konumlarına göre kıyı tabyaları ve kara tabyaları olarak ikiye ayrılır. Bunlar toprak ve kâgir olmak üzere iki şekilde inşa edilmişlerdir. İncelediğimiz otuz iki tabyadan sadece ikisi toprakla, diğer tabyalar kâgir malzeme ile inşa edilmiştir. Kale ve tabyalarda estetik kaygılardan ziyade işlevsel kaygılar ön planda tutulduğundan süslemeye pek yer verilmemiştir. Tasarımlarda öne çıkan yapıların sağlamlığı ve ateş gücü olmuştur. The Dardanelles and it immediate vicinity has been an area which had to be defended for many centuries because of its strategic location, and for this reason many defensive structures were built in this area during the course of history. This continued to be the case during the Ottoman Period and while new defensive structures were built, old ones continued to be used after being repaired. These structures were modeled based on the needs and the military technologies of the relevant period. Twelve castles and thirty-two redoubts were studies as a part of this research. These structures, which were studied, have a great importance in terms of reflecting the development of the Ottoman defensive architecture from the XIVth until the XIXth century at Çanakkale. The Ottoman period castles and redoubts were built facing one another especially in order to control the passage through the Dardanelles. The castles can be mainly grouped as castles which have a regular plan based on their external walls, ones which have an irregular plan that follow the topography and isolated examples based on their plans. It was observed that castle wall thicknesses and heights started to decrease with the XVth century with the changing weapon technology. On the other hand, architectural units in castles including masjids, bathhouses and fountains continued their existence. Redoubts, which were hidden underground, were started to be built starting with the second half of the XIXth century as castles started to become inadequate for the developing weapon technology. This type of redoubts, which continued to be built until the beginning of the XXth century, gave way to concrete bonnets with metal accessories after this point. Redoubts in Çanakkale are divided into two as coastal redoubts and land redoubts. These were either built out of soil or of stone. Out of thirty-two redoubts which we studied, only two were built out of soil and the rest were built of stone. Castles and redoubts were mostly not decorated as they were built mainly with functional and not with aesthetic concerns. It was mainly the sturdiness and the fire power of the castles that were signified in their designs.