Çanakkale’de Geç Osmanlı Dönemi Camileri
Künye
Dündar, M. (2017). Çanakkale’de Geç Osmanlı Dönemi Camileri. Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, 15, 61-92.Özet
Bugünkü Çanakkale’nin temeli Kal’a-i Sultâniyye’nin inşasıyla atılmış, kale ile birlikte yerleşimde başlamıştır. Zamanla gelişen kentte ihtiyaçlar doğrultusunda camiler inşa edilmiştir. Resmi kayıtlara göre merkezde yaklaşık onbir cami ve mescidin yer aldığı görülürken bunların yedisi günümüze ulaşabilmiştir. Yedi caminin beşi Osmanlı’nın son dönemlerinde inşa edilmiştir. Bu camilerin, sahilden içeriye doğru, Sarı Çay’a paralel olarak belirli bir güzergâhta sıralandıkları görülür. Camiler, plan ve kütle tasarımı ile süsleme özellikleri bakımından genelde sade bir özelik gösteririler. Genellikle kare veya kareye yakın dörtgen planlı olup kırma çatılıdırlar ve tek şerefeli birer minareye sahiptirler. Kurşunlu Camii tek kubbeli örtüsü ile diğerlerinden ayrılır. Kale içinde yer alan Abdülaziz Mescidi minaresiz tek örneği teşkil eder. Son cemaat yerleri yoktur. Hemen hepsi moloz taşla inşa edilen camilerin köşeleri ile kapı ve pencere kenarlarında kesme taş kullanılmıştır. Bazılarının kemer alınlıkları ile saçaklarında tuğlaya da yer verilmiştir. Minarelerin tamamı ise kesme taştır. Bazı camilerde görülen tuğla kemerli alınlıklar, vurgulanan kemer kilit taşları dış cephelerdeki nadir süsleme unsurlarıdır. Yenilenen iç mekânların çoğu özgünlüğünü kaybetmiştir. Bununla birlikte, Kurşunlu Camii mihrap, minber ve mahfil, Tıflı Camii ise tavan göbeği süslemeleriyle dikkati çeker. Söz konusu süslemeler ampir ve barok üslubuyla dönemin genel özelliklerini yansıtırlar. Kesme taş yapısıyla dikkat çeken minarelerden bazıları da pabuçluk ve şerefe altı uygulamalarıyla dönemin özelliklerini gösterirler. Bunlar arasında Tıflı Camii minaresi özgün süslemeleriyle de dikkati çeker. The groundwork of the present Çanakkale province was laid with the construction of Kale-i Sultâniyye and then people started to settle in Çanakkale. Over time, mosques were built in the city as needed. The official records report that there are about eleven mosques and masjids in the city center, seven of which have survived until the present time. Five of the seven mosques were built in the late period of the Ottoman Empire. These mosques were concentrated in a specific location and arranged from the coast to the center, in parallel to the Sarı Çay Stream. They have a simple plan and mass design and modest ornamental features. They generally have a square or an almost-square plan with a hipped roof and a minaret with a single balcony. The Kurşunlu Mosque is distinguished from the others by its single dome. The Abdul-Aziz Masjid is the only specimen without a minaret. It has no narthex. Almost all were constructed out of rubble stones, but the corners and the door and window sides were out of cut stones. Tiles were used in the pediments and eaves of some. All the minarets were built with cut stones. Tile-arched pediments and accentuated keystones observed in some of the mosques are among the rare ornamentations on the façade. Most of the restored interiors have lost their authenticity. However, the Kurşunlu Mosque is distinguished by its mihrab, minbar and mahfil, and the Tıflı Mosque by its ceiling rose decorations. These decorations reflect the basic characteristics of empire and baroque style. Some of the cut-stone minarets exhibit the characteristics of the period by their shoe racks and sub-balcony applications. The Tıflı Mosque among these stands out with its authentic ornamentations.
Koleksiyonlar
Aşağıdaki lisans dosyası bu öğe ile ilişkilidir: