Çin’in uluslararası sisteme bakışı ve ABD’ye yönelik dış politikası (2003-2013)
Künye
Pekcan, C. (2015). Çin’in uluslararası sisteme bakışı ve ABD’ye yönelik dış politikası (2003-2013). Yayımlanmamış doktora tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, ÇanakkaleÖzet
Küreselleşen dünyada, 1980’lerde uyguladığı ekonomik reformlarla birlikte dış dünyaya açılan ve bu sayede günümüzde ikinci büyük ekonomi haline gelen Çin, büyük güç olma yolunda ilerlerken, kültür ve geleneklerinden etkilenmektedir. Binlerce yıllık tarihsel ve kültürel geçmişe sahip bu medeniyetin, dış politika ilkelerini oluştururken faydalandığı en etkili öğreti Konfüçyüs felsefesidir. Ancak, yükselişi bu kadar hızlı devam eden bir devlet, başta ABD olmak üzere bazı Batılı devletleri endişelendirmiş ve Çin hakkında çeşitli tehdit kuramları ortaya atılmasına neden olmuştur. Buna karşılık Çin, “barışçıl bir devlet olduğunu ve statükoya baş kaldırmayacağını ispatlamak adına”, Konfüçyüs öğretisinin temel alındığı uluslararası ilişkiler kuramları ve dış politika ilkeleri oluşturma yoluna gitmiştir. Çin’in bakış açısını daha iyi anlamak için, tez çerçevesinde, bu kuramların en etkilisi olduğu düşünülen Tianxia kuramına yer verilmiştir. 2005’te Çinli Profesör Zhao Tingyang tarafından ortaya atılan Tianxia kuramı, dünyayı tüm insanlar için bir ev gibi düşünen ve devletlerin çıkarlarından ziyade, dünyanın çıkarının ön planda tutulduğu, temelinde barış ve uyumun öngörüldüğü bir kuramdır. Çalışmada, Konfüçyüs öğretisi ve bu öğreti temelinde oluşturulmuş Tianxia kuramı çerçevesinde, 2003-2013 yılları arasında Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao dönemindeki dış politika ilkeleri ve bu ilkelerinin Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerdeki rolü ve etkileri ortaya konulmaktadır. Bu çerçevede, Çin ve ABD arasındaki ekonomik ve diplomatik ilişkilerin yanı sıra, bazı problemli konular incelenerek, belirtilen dönemde, Çin’in ABD politikasının Konfüçyüs öğretisinin etkisiyle şekillenen dış politika ilkelerine uygun olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. China became the second largest economy via its reforms and opening up to the outside world. Throughout this process of being a great power it has been under the influence of its culture and traditions. One of the most influential creeds of the Chinese civilization has been Confucian philosophy. On the other hand the pace of China’s rise fuelled anxieties, particularly, in the West. China in order to rebuff Western threat perceptions underlined pro-status quo and peaceful emphases of Confucian philosophy as a basis of its foreign policy. This thesis focuses on Tianxia System, said to be the one of the most influential element of Confucian philosophy on Chinese foreign policy outlook. This system was analysed and proposed by Zhao Tingyang. According to Tingyang, the world is seen like a house with a conception of general interests. The interest of the world itself is primary, relying on peace and harmony; and individual states’ interests are secondary. The aim of this thesis is to analyse the role and effect of Confucian philosophy with a particular focus on Tianxia on the Chinese foreign policy and its relations with the US during the Presidency of Hu Jintao, from 2003 to 2013. To this end, in addition to the Sino-American diplomatic and economic relations, some problematic issues were also taken into consideration. The thesis argues that in this period Chinese foreign policy, specifically Sino-American relations, were in conformity with foreign policy principles, to some extent derived from Confucian philosophy.
Koleksiyonlar
Aşağıdaki lisans dosyası bu öğe ile ilişkilidir: