Tarihsiz hakikat'in izinde: Tarih ve teoloji aksında necrân hıristiyanları
Citation
Üner, Y. (2023) Tarihsiz hakikat'in izinde: Tarih ve teoloji aksında necrân hıristiyanları. Yayımlanmamış doktora tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale.Abstract
Bu tez, Necrân Hıristiyanlarını tarihi süreç ve teolojik panorama içinde incelemeyi hedeflemektedir. 5. yüzyılın sonlarına doğru Güney Arabistan'a ulaşmış olan Hıristiyanlık, bir yandan sosyo-kültürel ve teo-politik olarak var olmaya çalışırken, öte yandan da—süreç içerisinde—emperyal güçlerin bölgede hâkimiyet kurmada kullandığı en önemli enstrüman haline dönüşmüştür. Nitekim; Sâsâniler Nestûrileri, Doğu Roma ve Habeş Devleti de Monofizitleri desteklemişlerdir. Emperyal yapıların mezhepsel ve doktriner ayrılıkları güç ve hegemonya arayışlarının aygıtı haline getirmeye başladıklarında doğal olarak başta Necrân olmak üzere bölgede büyük bir kaos oluşmuştur. Bu kaos ortamı tarihte Necrân Katliamı olarak bilinen olayla doruğa ulaşmış; akabinde gerçekleşen Habeş istilasıyla da yarım asır sürecek Habeş hâkimiyeti başlamıştır. Bu dönemde Monofizitlik devlet desteğiyle aşırı güçlendirilmesine ve yaygınlaştırılmasına rağmen, bölgedeki Nestûrilik varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Sâsâniler bölgeye hegemonya tesis edince de Nestûriler desteklenmiştir. Her iki mezhep sosyo-teolojik meşruiyetini bölgedeki farklılaşma üzerine yaslamaya çalışmıştır. 7. yüzyılda "vasi" politik entitelerin bölgedeki hâkimiyetleri son bulduğunda, çeşitli mezheplere bölünmüş halde bulunan Necrânlılar varlıklarını devam ettirebilmek için zorunlu bir birliktelik oluşturmuşlardır. Nitekim; Mekke fethi (630)'nden sonra önemli bir güç haline gelen Hz. Peygamberi, Medine'de birlikte ziyaret etmişlerdir. Onunla yaptıkları antlaşma gereği Hıristiyan kalarak cizye vermeyi kabul etmişlerdir. Ridde olaylarına karışmaları sebebiyle antlaşma bozulsa da Hz. Ebubekir'in barış politikası bağlamında kendileriyle yeniden bir antlaşma yapılmıştır. Başta güvenlik politikaları sebebiyle Hz. Ömer, onları devletin kuzey doğu ve kuzey batı bölgelerine tehcir ve iskân ettirmiştir. Bir asır içinde de farklı sebeplerden (göç, ihtidâ, ölüm, vb.) sosyolojik bir grup olarak takip etmek imkânsız hale gelmiştir. This thesis aims to examine the Christians of Najran within the historical process and theological panorama. Christianity, which reached South Arabia towards the end of the 5th century, while trying to exist socio-culturally and theo-politically, on the other hand, turned into the most important instrument used by the imperial powers in establishing dominance in the region. Thus; The Sassanids supported the Nestorians, and the Eastern Roman and Abyssinian states supported the Monophysites. When the sectarian and doctrinal divisions of the imperial structures started to become the instrument of the search for power and hegemony, naturally, a great chaos occurred in the region, especially in Najran. This atmosphere of chaos reached its climax with the event known as the Najran Massacre in history; With the Abyssinian invasion that followed, the Abyssinian domination, which would last for half a century, began. Although Monophysitism was strengthened and expanded with the support of the state in this period, Nestorianism in the region continued to exist. When the Sassanids established hegemony in the region, the Nestorians were supported. Both sects tried to base their socio-theological legitimacy on the differentiation in the region. When the dominance of the "guardian" political entities in the region came to an end in the 7th century, the people of Najran, who were divided into various sects, formed a necessary union in order to continue their existence. Thus; Becoming an important power after the conquest of Mecca (630), They visited the Prophet together in Medina. In accordance with the agreement they made with him, they accepted to pay the jizya by remaining Christian. Although the agreement was broken due to their involvement in the Ridda events, Hz. In the context of Abu Bakr's peace policy, a new agreement was made with them. Because of his security policies, Hz. Omar had them relocated and settled in the north-east and north-west regions of the state. Within a century, it has become impossible to follow it as a sociological group due to different reasons (migration, conversion, death, etc.).