COVİD-19 pandemi sürecinin bipolar bozukluk tanılı hastalarda etkisinin incelenmesi
Abstract
Giriş- Amaç: COVID-19 pandemisinin ortaya çıkmasının ardından, şiddetli psikiyatrik rahatsızlığı olan hastaların; damgalanma, beden sağlığı açısından daha az hizmete ulaşabilme, düşük sosyoekonomik düzey, daha kötü yaşam kalitesi, konut istikrarsızlığı ve sosyal etkileşimlerinin zayıflığı gibi faktörler nedeniyle bu dönemden yüksek düzeyde etkilenmeleri olasıdır. Bu çalışmamızda, COVID-19 pandemisi sürecinde Bipolar Bozukluk (BB) tanısıyla takip edilen hastaların; hastalık süreçleri ve işlevselliklerinin nasıl etkilendiğinin belirlenmesi, pandemi döneminde hastalık sürecini olumsuz yönde yordayabilecek bireysel, çevresel ve psikolojik risk faktörlerinin tespit edilmesi ve pandemi sürecinin BB tanılı hastalar üzerindeki etkilerini sağlıklı kontrol grubuyla kıyaslanması amaçlanmaktadır. Yöntem: Çalışmamız, Kasım 2021- Ağustos 2022 tarihleri arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğinde BB tanısı ile takip edilmekte olan ötimik dönemdeki 80 hasta ve hastalarla sosyodemografik özellikler açısından eşleştirilmiş 80 sağlıklı kontrolün katılımıyla tamamlanmıştır. Katılımcılara Hamilton depresyon derecelendirme ölçeği (HAM-D), Young mani derecelendirme ölçeği (YMDRS), kısa işlevsellik değerlendirme ölçeği koronavirüs korkusu ölçeği, koronavirüs anksiyete ölçeği- kısa form ve COVID- 19 salgınına yönelik algı ve tutumları değerlendirme ölçeği uygulanmıştır. Bulgular: Çalışmaya %60 (n=48 )'ı kadın ve %40 (n=32) 'ı erkek olmak üzere 80 bipolar bozukluk tanılı hasta dahil edildi. BB tanılı hastaların %71,3'ü BB-Tip 1 (n=57) tanısıyla takip edilirken %28,8'ı BB- Tip 2 (n=23) tanısıyla takip edilmekteydi. Hastaların yaş ortalaması 43,1±13,2 yıl, ortancası 44,0 (min: 18,0-64,0) yıldı. Çalışmada; pandemi döneminde BB tanılı hastalarda sağlıklı kontrollere göre toplam uyku saatinde, iştahta ve alkol kullanımında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artış saptanırken (p<0,05), sosyal ve fiziksel aktivitelere v ayrılan zamanda istatiksel düzeyde anlamlı azalış saptanmıştır (p<0,05). Yine BB tanılı hastaların sağlıklı kontrollere göre ruh hallerinin daha kötü oldukları, alkol kullanımını daha fazla arttırdıkları, cinsel yaşamlarının daha kötü olduğu ve işlevselliklerinin istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük olduğu bulunmuştur (p<0,05). Uygulanan Kısa işlevsellik değerlendirme ölçeği ve koronavirüs algı ve tutumları değerlendirme ölçeği toplam puanları BB tanılı hastalarda sağlıklı kontrollere göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptanmıştır. (p<0,01). BB Tip-1 ve BB Tip-2 tanısıyla takip edilen hastaların ölçek puanları kıyaslandığında koronavirüs algı ve tutumları değerlendirme ölçeği hastalık algısı ölçeği toplam puanı ile tehlikelilik ve makrokontrol alt ölçek puanlarında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklılık saptanmıştır (p<0,05). Yapılan ileri düzey logistik regresyon analizinde; BB tanılı hastalarda koronavirüs algı ve tutumları değerlendirme ölçeği makrokontrol alt ölçek puanının düşük olmasının pandemi döneminde geçirilen depresif atak sayısını yordarken, koronavirüs algı ve tutumları değerlendirme ölçeği tehlikelilik alt ölçek puanının ve mesleki işlevselliğinin düşük olmasının pandemi döneminde geçirilen manik atak sayısını yordadığı saptanmıştır (OR sırasıyla 0,297, - 0,208, 0,271). Sonuç: Bipolar bozukluk tanılı hastalar pandemi döneminde sağlıklı bireylerden daha fazla ruhsal, bedensel ve sosyal açıdan sorunlarla karşılaşmış, işlevsellikleri olumsuz yönde etkilenmiştir. Özellikle olumsuz COVID-19 algı ve tutumlarına sahip olan hastaların pandemi sürecinde hastalıklarının gidiş ve prognozunun etkilenebileceği gösterilmiştir. BB tanılı hastaların sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak, telepsikiyatri uygulamalarını gerekli durumlarda aktifleştirmek, hasta ve hasta yakınlarına gelecekte böyle bir süreçle karşılaştıklarında neler yapmaları gerektiği hakkında psikoeğitim vermek alınabilecek önlemlerdir. Introduction & Objective: During COVID-19, patients with severe psychiatric disorders are likely to be highly affected by stigmatism and less access to healthcare services. Additionally, they usually live in low socioeconomic levels and have a worsened quality of life, housing instability, and poor social interactions. In this study, we aimed to determine the affected processes and functional losses, identify the environmental and psychological risk factors that may adversely predict the disease during the pandemic period, and compare the effects of the pandemic on patients with bipolar disorder (BD) with the healthy control group. Materials & Method: This study was conducted between November 2021 and August 2022 in Çanakkale Onsekiz Mart University Research and Application Hospital Mental Health and Diseases Outpatient Clinic. Eighty patients in the euthymic period were followed up with the diagnosis of BD, and 80 healthy controls matched in sociodemographic characteristics have been enrolled. Hamilton depression rating scale (HAM-D), Young mania rating scale (YMRS), a short functioning fear rating scale for coronavirus, coronavirus anxiety scale – short form, and perceptions and attitudes towards the COVID-19 outbreak scale were applied to the participants. vii Results: The study included 80 patients with bipolar disorder, 60% female (n=48) and 40% male (n=32). While 71.3% of the patients with bipolar disorder were diagnosed with BD–Type 1 (n=57), 28.8% were followed with BD–Type 2 (n=23). The mean age of the patients was 43.1±13.2 years, and the median was 44.0 years (min: 18.0 – 64.0 years). A statistically significant increase was detected in total sleep hours, appetite, and alcohol use in patients diagnosed with bipolar disorder compared to healthy controls (p<0.05). On the contrary, a statistically significant decrease was found in the time allocated to social and physical activities (p<0.05). Patients with bipolar disorder had deteriorated moods than healthy controls and increased alcohol consumption. Their sex life and functionality statistically significantly worsened (p<0.05). The total scores of the Short Functioning Assessment Scale and the Coronavirus Perceptions and Attitudes Assessment Scale were statistically significantly higher in patients with bipolar disorder than in healthy controls (p<0.01). When the scale scores of the patients who were followed up with the diagnosis of BD Type–1 and BD Type–2 were compared, a statistically significant difference was found in the total score of the coronavirus perception and attitudes assessment scale, disease perception scale and the dangerousness and macro-control subscale scores (p<0.05). In the advanced logistic regression analysis, it was found that the low macro-control subscale score of the coronavirus perception and attitudes assessment scale in patients with bipolar disorder predicted the number of depressive episodes experienced during the pandemic period, while the dangerousness subscale score of the coronavirus perception and attitudes viii evaluation scale and low occupational functioning predicted the number of manic episodes during the pandemic period (OR 0.297, -0.208, 0.271 respectively). Conclusion: Patients with bipolar disorder faced more mental, physical, and social problems than healthy individuals during the pandemic, and their functionalities were adversely affected. In particular, it has been shown that patients with negative COVID-19 perceptions and attitudes may affect the course and prognosis of their diseases during the pandemic process. Facilitating access to health services for patients with bipolar disorder, activating telepsychiatry applications when necessary, and providing psychoeducation to patients and their relatives about what they should do when they encounter such a process in the future are measures that can be taken.
URI
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=a0OMTmEd_3mfOBxT8SiBTAJAFhZS32V2jaBYyWRL20TmSgktOk6bH03TQg7KesJLhttps://hdl.handle.net/20.500.12428/5226