Topkapı Sarayında III. Ahmet Kütüphanesi ve Çini Bezemeleri
Citation
Uysal, Z. (2019). Topkapı Sarayında III. Ahmet Kütüphanesi ve Çini Bezemeleri. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 4,(1), 71-100Abstract
İstanbul’un fethinden bir süre sonra Sultan II. Mehmet tarafından yaptırılan Topkapı Sarayı (M.1458-1478); 19. Yüzyıl ortalarına kadar diğer sultanların eklettikleri binalar ve onarımlarla son şeklini almıştır. Saraya yeni bölümler yaptıran sultanlardan birisi olan III. Ahmet (M.1703-1730), harem bölümüne bir yemiş odası ve üçüncü avluya bir kütüphane inşa ettirmiştir.Osmanlı tarihi içinde onun saltanat dönemi “Lâle devri” olarak tanınır. Bu dönemin önde gelen örneklerinden olan III. Ahmet Kütüphanesi’nin mimarının Beşir Ağa olduğu ileri sürülür.Üçüncü avludaki Havuzlu köşkün yerine yaptırılan kütüphane (H.1131/M.1719); bodrum kat üzerine oturan kubbeli sofa ve buna açılan üç eyvandan oluşur.Giriş kanadında üç bölmeli bir revak ve revakın cephesine bitişik bir çeşme ve revakın orta kısmına bakan küçük boyutlu ikinci bir çeşme yer alır. Yapı M.1856 yılındaki Enderun yangınında hasar görmüş, yangından sonraki onarımda giriş cephesinde bazı değişiklikler yapılmıştır. Kütüphanenin bu yangından önceki görünümü Levnî’nin minyatürlerinde, Bartlett’in gravüründe ve bir tabloda izlenebilmektedir. Cumhuriyet döneminde 1924-1999 yılları arasında birkaç kez onarılan yapı, en son 2014-2018 yılları arasında restore edilmiştir. III. Ahmet Kütüphanesi; Osmanlı köşk tiplerinden ilham alan bodrum katlı planı, mermer malzemeyle kaplı anıtsal cepheleri, ilginç çeşme yapılarıyla ilişkilendirilmiş revakı; zengin alçı (ştuko) ve çinilerle bezeli iç mekanları, sedef kakmalı pencere kepenkleri, üst sıra pencerelerinin revzenleri ve iç mekanda mermer sütunlar, başlıklar ve bunların üst kısımlarındaki plastik ögeleriyle Lâle devrini en gösterişli biçimde yansıtan yapılardan birisidir. Fakat iç cepheleri tavana kadar kaplayan çinilerin Lâle devrinden önceye ait yapılardan getirildikleri bilinmektedir. Bu çinilerin büyük çoğunluğu 17. yüzyıl ilk yarısına tarihlenebilirler. Bir grup çini ise üslûp açısından 17. yüzyılın ikinci yarısına verilebilirler. Lâle devrinin simge yapılarından birisi olan III. Ahmet Kütüphanesi’nde Klâsik üsluptaki çinilerin kullanılması ilginç bir tezat oluşturmaktadır. Topkapı Palace (M.1458-1478), the construction of which was ordered by Mehmed the Conqueror a few years after the conquest of Istanbul, took its final form with the restorations and buildings added by other sultans until the midst of the 19th century. Ahmet III (M.1703-1730), one of the sultans who added new sections to the palace, ordered the construction of a fruit room in the palace and a library in the third courtyard. His reign is known as the “Tulip Era” in the Ottoman history. It is claimed that the architect of the Library of Ahmet III, one of the leading examples of this period, is Beşir Aga. The library, which was built in the third courtyard in place for the Pool Pavilion (H.1131/M.1719), consists of a domed sofa on the basement and three iwans opening here. On the entrance to this section, there is a portico with three sections, a fountain adjacent to the front of the portico and a small-sized second fountain facing the midsection of the portico. The structure was damaged during the Enderun fire occurred in M.1856 and certain changes were made in its entrance section in the restoration following the fire. The appearance of the library before this fire can be observed in Levni’s miniatures, in Bartlett’s engraving and in a painting. The structure, which was restored several times between 1924-1999 during the Republic period, was most recently restored between 2014-2018. The Library of Ahmet III is one of the structures reflecting the Tulip Era in the most spectacular way with its plan with the basement floor inspired by the Ottoman pavilion types, monumental facades covered with marble materials, portico associated with in teresting fountain structures, interiors decorated with rich stuccos and tiles, window shutters with mother-of-pearl inlaid, fresco windows and marble pillars inside, window titles and plastic elements on their upper parts. However, it is known that the tiles covering the interior facades up to the ceiling were brought from the buildings belonging to the period before theTulip Era. The majority of these tiles can be dated back to the first half of the 17th century. A group of tiles can be dated to the second half of the 17th century. The use of the tiles in the classical style in the Library of Ahmet III, which is one of the symbols of theTulip Era, creates an interesting contrast.
Collections
The following license files are associated with this item: