Tekirdağ kent merkezindeki son dönem Osmanlı kamu yapıları (XIX.-XX. YY.)
Citation
Doğan, C. (2016). Tekirdağ kent merkezindeki son dönem Osmanlı kamu yapıları (XIX.-XX. YY.). Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, ÇanakkaleAbstract
Osmanlı Mimarlığı’nın 18. yüzyıl başından 20. yüzyılın başına kadar süren dönemi Türk Mimarlık Tarihi’nde özel bir yere sahiptir. Klasik unsurlarını yüzyıllar öncesinden oluşturan ve Selçukludan gelen geleneklerle Anadolu’nun yerli geleneklerini birleştirip olgunlaştıran Osmanlı Mimarlığı büyük siyasi ve ekonomik sıkıntıların yaşandığı son döneminde klasik uygulamalardan uzaklaşsa da Batı’dan ithal edilen mimari uygulamalarla, evrimi yarım kalacak bir döneme girmiştir. Büyük bir devlet yapısı, ilim ve teknikte hızla gelişen Batı dünyasının gerisinde kaldıkça, Batılılaşma bir anlamda zorunlu hale gelmiştir. Tanzimat’la birlikte değişen ve gelişen devlet yapısı, yeni kurumsal yapıların da oluşmasına neden olmuştur. Osmanlı mimarlık uygulamalarında yer almayan kamu idari yapıları, hükümet konakları, müze, postane, banka, belediye binaları gibi yapılar beklenmedik bir hızla şehir dokusuna dahil edilmiştir. Batılılaşma aşama aşama önemli merkezlerden başlayarak Trakya ve Anadolu’da daha küçük kent merkezlerine yayılmıştır. Bu yapıların mimari programlarında Batılı üslupların egemen olmasında, kurumsal ve kültürel kimliğinin Batılı olmasının yanı sıra dönemin moda akımlarının ve yabancı mimarlarının da etkili olduğu açıktır. Bu dönemde Avrupa kökenli Barok, Neoklasik, Art Nouveau ve Eklektik üsluplar belirli bir evrim doğrultusunda uygulanmıyor olsa da ulusal bir mimarlık arayışının da ortaya çıktığı gerçektir. Osmanlının Son Dönem Mimarlığı, yeterli bir evrim geçiremeyip olgunlaşamamış, bu yüzden çoğu zaman eleştirilere maruz kalmıştır. Yine de bu dönemin mimari üretiminin yoğunluğu ve başarılı örnekleri göz önünde tutulursa yapılacak çalışmaların da önemi ortaya çıkmaktadır. Osmanlı’nın Batılılaşma hareketleriyle birlikte merkezi yönetim yapısı taşra yönetimlerine kaydıkça, idari merkezlerde de yeni kamu yapılarına ihtiyaç duyulmuştur. Tekirdağ ili de bu dönemde İstanbul ve Edirne gibi önemli merkezlerin yakınında bulunan bir yönetim merkezidir. Erken ve Klasik Dönem Osmanlı mimari örneklerinin sayıca az bulunduğu Tekirdağ ili genelinde Son Dönem mimari eserlerinin sayıca çoğaldığı dikkat çekmektedir. Bu da kentin 18. ve 19. yüzyıllarda önemli bir yerleşim birimi haline gelmesiyle ilişkilidir. Son Dönem Osmanlı Mimarisi olarak kabul edebileceğimiz bu dönemde Tekirdağ kent merkezinde günümüze ulaşan ve araştırma konumuza dahil edilen eğitim, idari, askeri ve diğer yapılardan oluşan dokuz yapı, dönemin özelliklerini temsil eden kamu yapıları olarak karşımıza çıkmaktadır. Tümü de sade ve fonksiyonel olarak inşa edilen bu yapıların batılı örnekleri ve başkentteki uygulamaları örnek aldığı aşikardır. Yine bu yapıların bir kısmının gayrimüslim okulları olarak gayrimüslim mimarlar tarafından yapıldığı, bununla birlikte gayrimüslim ustaların belediye binasının yapımında da görev aldığı anlaşılmaktadır. Dönemin beklentileri göz önünde tutularak, yapıların tamamında bir yandan merkezi hükümetin gücünü gösterecek büyüklük, bir yandan da ihtiyaçları karşılayacak temel fonksiyonlar ön planda tutulmuştur. İşlevsellik hemen daima temel kriterdir. Bu yapıların oldukça sade süslemelere ve dekoratif düzenlemelere sahip olduğu görülmektedir. 20. yüzyıl başında büyükçe bir köy görünümündeki Osmanlı kenti Tekirdağ’da planlı ve nitelikli kamu yapılarının inşasıyla şehircilik kültürü gelişirken, bu dönüşüm merkezden başlayarak günden güne büyüyen ilçelere doğru hız kazanmıştır. The period from the beginning of the 18th century till the beginnig the 20th of Ottoman Architecture has a special place in Turkish Atrchitecture History. Eventhough the Ottoman architecture that constituting classical elements centuries ago and ripening by combining Anatolian local traditions with traditions coming from the Seljucks withdrew from the classical customs in the last period when the big political and econimical discomforts were lived, it entered a period when its evolution was left half finised with the architectural applications imported form the West. Westernisation became in a way compulsory when a big state structure stayed back from the Western world that was rapidly developing in science and technology.The state structure that changed and developed with the Reforms also caused new institutional structures. The public administration constructions that had not taken part in Ottoman architectural applications like gorvernment offices, museum, post office, bank, municipilaty buildings were included in city texture in an unexpected speed. Westernisation gradually spread in small towns in Trace and Anatolia after starting in important city centers.It is true that a national architectural quest emerged eventhough Europe based Baroque, Neoclassic, Art Nouveau and Eclectic manners were not applied towards a specific evolution in this period. Ottoman’s last period architecture could not evolve and ripen sufficently, thus it was subjected to criticism from time to time. Nevertheless the importance of the works would be revealed if this period’s architectural production’s intensity and successful samples are considered. With the Westernisation act of Ottoman central administrative structure canalized to urban administration, so new public structures were needed in the administrative centers.The city of Tekirdağ was an administrative center close to important centers in this period such as Istanbul and Edirne.It takes attention that in the general of the city of Tekirdağ early and classical period Ottoman architecture samples are rare yet last period architectural works are lots in numbers. This is related to the city’s becoming an important residantial center in the 18th and 19th centuries. Nine buildings, consisting of education, administration, military and other constructions, which were in the city center of Tekirdağ in that period that we can accept as the last period Ottoman Architecture and which are the subject of this research, appears as the public buildings representing the features of the period. It is clear that all these structures that built simply and functional took example western samples and their capital city applications. It is also understood that some of these buildings were built as non-Muslim schools by non-Muslim architetures, in addition the non-muslim architectures took part in building the Municipality Building. With considering the period’s expectations, the hugeness to show the power of the government and the basic functions for the needs were kept at the forefront. Functionality is always the first criteria. It is visible that these structures have quite simple ornamantation and decorative arrangements. In the beginning of the 20th century the city of Tekirdağ that appearing like a big village, while the city planning was developing with planned and qualitative public buildings, this transformation starting from the center through the districts has gained speed.
Collections
The following license files are associated with this item: