75 gram oral glukoz tolerans testinin makrozomi ve olumsuz perinatal sonuçları öngörmedeki rolü
Abstract
Amaç: Gestasyonel diyabetes mellitus (GDM), gebelik sırasında insülin direnci ve pankreas ?-hücre disfonksiyonu ile indüklenen bir diyabet formudur ve gebelikte en sık görülen medikal komplikasyondur. Tüm gebelerin %5 ila %25'ini etkileyeceği, gebelik sırasında ve sonrasında, kadınların ve çocuklarının sağlıklarını tehdit edeceği ve böylece etkilerinin yeni nesildeki çocuklara da ulaşacağı beklenmektedir. Prevalansı obezite, sedanter yaşam tarzı ve ileri yaş gebelikleri daha yaygın hale geldikçe artmaktadır. Olumsuz perinatal sonuçlarla ilişkisi yapılan çalışmalarda belirtilmiştir ve tüm dünyada yılda yaklaşık yaklaşık 18,4 milyon doğumu, kadını ve çocuğu kısa ve uzun vadede olumsuz olarak etkilemektedir. Çalışmamızın amacı, makrozomi ve olumsuz perinatal sonuçların 75 gram OGTT ile predikte edilip edilmediğini retrospektif olarak incelemektir. Yöntem: Çalışmaya Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Anabilim Dalı'na bağlı gebe ve yüksek riskli gebe polikliniklerine Ocak 2018 - Ekim 2021 tarihleri arasında başvurmuş olan ve takipleri ve doğumları tarafımızca gerçekleştirilmiş, 18 - 45 yaş arası, ek hastalığı (tanılı diyabetes mellitus, kronik hipertansiyon, hipotiroidi, hipertiroidi, epilepsi, kardiyovasküler hastalık, akut/kronik böbrek yetmezliği) olmayan 302 tane tekil gebe dahil edilmiştir. IADPSG (International Association of the Diabetes and Pregnancy Study Groups) kriterlerine göre GDM tanısı almış olan gebelerin sonuçları retrospektif olarak analiz edilerek, 75 gr OGTT sonuçlarının başta makrozomi olmak üzere olumsuz perinatal sonuçları öngörmedeki rolü incelenmiştir. Bulgular: Çalışma grubunda yer alan gebelerin 75 gr OGTT sonuçlarına göre GDM prevalansı %29,8 olmuştur ve gebelerin yaş ortalaması 29,6 ± 5,1 olarak bulunmuştur. GDM'li gebelerin %13,3'ünde makrozomik doğum gerçekleşirken, 75 gr OGTT kriteriyle GDM tanısı almış olmak ile makrozomi arasında istatistiksel olarak anlamlı (p=0,028) ilişki bulunmuştur. Ayrıca yenidoğan yoğun bakım ihtiyacı GDM grubunda oran olarak artmıştr, ancak istatistiksel olarak v anlamlı değerlendirilememiştir (p= 0,050). Ek olarak GDM tanısı alan grupta insülin kullanımı ile olumsuz perinatal sonuçlar incelenmiş ancak istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. GDM grubunda olan gebelerde, preeklampsi, PPROM, preterm doğum, sezaryen ile doğum, yenidoğan APGAR skoru ve umblikal kord kan gazı pH açısından kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır. Verilerimiz ile lojistik regresyon analizi yapılmıştır ve 75 gr OGTT ile GDM tanısı alan gebelerin bebeklerinde, GDM tanısı almamış olan gebelerin bebeklerine göre makrozomi gelişme riskinin 4,1 (%95 GA 1,166 - 14,638) kat arttığı saptanmıştır (p=0,028). Sonuç: GDM prevalansı çalışma popülasyonumuzda %29,8 olmuş ve Türkiye verilerine göre en yüksek sonuçlardan biri olarak bulunmuştur. Ancak, Türkiye'de artan obezite ve diyabet prevalansı ile, çocuk doğurma yaşının artış gösterdiği değerlendirildiğinde, gebe popülasyonunun risklerine dikkat çekmek açısından önemlidir. Çalışmamızda, literatürde de yer alan GDM ile makrozomi arasında ilişki bulunmuştur ve 75 gr OGTT ile olumsuz perinatal sonuçlardan makrozominin predikte edilebileceği gösterilmiştir. GDM'nin komplikasyonları gebelikle sınırlı kalmayıp, kadın ve çocuk sağlığı üzerinde kısa ve uzun vadede olumsuz etkiler yaratabildiği için geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar kelimeler: Gestasyonel Diabetes Mellitus, Oral Glukoz Tolerans Testi, Fetal Makrozomi, Olumsuz Perinatal Sonuçlar Objective: GDM, which is the most common medical complication of pregnancy, is a subgroup of diabetes induced by insulin resistance and pancreatic ?-cell dysfunction during pregnancy. It is expected that it will affect 5% to 25% of all pregnant women, threaten the health of women and their children during and after pregnancy, and thus the effects will also reach the children of the next generation. Its prevalence is increasing as obesity, sedentary lifestyle and advanced age pregnancies become more common. Its association with adverse perinatal outcomes has been reported in studies and it adversely affects approximately 18,4 million births, women and children worldwide, both in the short and long term. The aim of our study is to retrospectively examine whether adverse perinatal outcomes are predicted by the 75 g OGTT. Methods: Our study population is pregnant women who admitted to the outpatient clinics of Çanakkale Onsekiz Mart University Medical Faculty Hospital, Department of Obstetrics and Gynecology, between January 2018 and October 2021. The study involved 302 singleton pregnant women without any additional disease (diagnosed diabetes mellitus, chronic hypertension, hypothyroidism, hyperthyroidism, epilepsy, cardiovascular disease, acute/chronic kidney failure), aged between 18 and 45 years and who were followed up and delivered in our clinic. The results of pregnant women who were diagnosed with GDM according to the IADPSG 75 g OGTT criteria were analyzed retrospectively, and the capability of 75 g OGTT results in predicting macrosomia and other adverse perinatal outcomes, was investigated. Results: According to the 75 grams OGTT results of the pregnant women in our study group, the prevalence of GDM was 29,8% and the mean age of the pregnant women was 29,6 ± 5,1. In our study, 13,3% of pregnant women with GDM gave birth to a macrosomic baby and a statistically significant (p=0,028) relationship was found between having diagnosed with GDM according to 75 g OGTT criteria and fetal macrosomia. In addition, the rate of neonatal intensive vii care unit admissions was increased in the GDM group, but it could not be evaluated statistically significant since p value limitation (p= 0,050). Insulin use and adverse perinatal outcomes were examined in the group diagnosed with GDM, but no statistically significant difference was found. In our study, no statistically significant difference was found in the GDM group in terms of preeclampsia, PPROM, preterm delivery, cesarean delivery, newborn APGAR score and umbilical cord blood pH compared to the control group. The study data were evaluated by logistic regression analysis, and it was found that the risk of developing macrosomia was 4,1 (95% CI 1,166 - 14,638) times higher in babies of mothers who were diagnosed with GDM with the 75 g OGTT criteria, compared to babies of mothers who were not diagnosed with GDM (p=0,028). Conclusion: The first results of our study found that the prevalence of GDM was 29,8% and the value was amongst the highest when compared to the data of Turkey. However, it is important to draw attention to the risks of the pregnant population when it is evaluated together with the increasing obesity and diabetes rates, and the increase in childbearing age. In our study, a relationship was found between GDM and macrosomia, as it is in the literature, and it was shown that macrosomia, which is one of the adverse perinatal outcomes, could be predicted with 75 g OGTT. Keywords: Gestational Diabetes Mellitus, Oral Glucose Tolerance Test, Fetal Macrosomia, Adverse Perinatal Outcomes
URI
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=RjZwH00oMG4iNa5Sgvlggy_KNvqnu5ir5Myldbwipzfd6JYJ3d6W8ioDQQiVaI59https://hdl.handle.net/20.500.12428/10645